Tuesday, August 31, 2010

Edward Hopper,C.Kompartmanı,293 numaralı vagon,1938

'Yolculuklar düşüncelere gebedir. Hareket eden bir uçak,gemi ya da tren kadar bizi kendimizle  konuşmaya sevk eden pek az şey vardır. Önümüzdeki manzarayla aklımızda gelip giden düşünceler arasında garip bir bağlantı vardır:geniş düşünceler geniş manzaralara yeni düşünceler yeni mekanlara ihtiyaç duyar.'

Bu aralar aklımda hep yolculuk,seyahat,yeni mekanlar,yeni fikirler,yeni anılar imgeleri ile dolaşıyorum...
ve seyahat sanatı kitabımı tekrar okuyorum.Yasemin ablam geçen gün Mısır'a gitsen nasıl olur acaba ? dedi.Üç ay Mısır'da yaşamış olan oda arkadaşım  Inky'de 'giitttt enfes olur!!!! ' dedi.sahi se'de hep derdi Mısır'a gitmek lazım ! :) se gidelim :)



Edward Hopper,C.Kompartmanı,293 numaralı vagon,1938

Bazen kendimize dair düşüncelere dalarız,düşünceler güç kaybeder ve düşecekmiş gibi olur;fakat yeni bir manzara onları canlandırıverir.Akıl,düşünmenin en gerekli olduğu zamanlarda düşünceden kaçmaya meyleder....

Müzik ve manzara,aklın sürekli iş gören,telaşlanan ve her şeyde kusur bulan
kısmını bir süreliğine dinlenemeye bırakır.

Sunday, August 29, 2010


'başka sularda balıklar gibi yüzüyorum...'
bazen mol mol,bazen lapu lapu gibi,sap sap,levrek,divit divit, tuna,yunus, balina,gmz...
sonsuz maviliklerde özgürlükle besleniyor ruhum

turuncu kalp taneleri


zeynep! !

ben zeynep'i ilk kez sahnede gördüm aslında bundan 7 yıl önce.
Kurtuluş lisesindeydik,konferans salonunda 10 kasım için tören hazırlıkları vardı.
provaları izlemeye gitmiştik,hala ses tonunun vurgusunu,kızıl saçlarını hatırlıyorum.
sonra atölyede karşılaştık zeynep'le,sinan hocanın resim kursuna başlamak için gelmişti,yağmurlu bir günde..biz atölyeyi temizliyorduk :)
sonra bir yıl kursa beraber gittik,bjk'da sokaklarda eskizler yaptık,timuçin,zeynep ve ben! :)
Mimar sinan üni. kalbimizde,rüyalarımızda,her dakika dilimizdeydi...
ve biz zeynep'le rüyamıza kavuştuk,mimar sinan'a girdik:)
İç mimarlık,hayallerimize giden bir yol oldu...
bol kavşaklı bir yoldur,alt geçişleri,üst geçişleri,bol durakları olan...
şimdi 5 ay oldu nerdeyse,Zeynepcim! gelecek ay tamda bugün uçakta asya semalarında olucam!

cebu-manila-amsterdam-İSTANBUL! :)

sevgili zeynepcim! ben grip olmuş evde yatarken,kartın bana ilaç gibi geldi!
kabalcı'dan alınmış,bu şeker tadında kart için çok çok teşekkür ederiimm!!!

fethiye'da yaz kampında olan güzel insan!
tadını çıkar,keyfine bak!
mekanı hisset! özümse! yeni yeni dostlarla dön eve!
seni seviyorummm!!!




günlük

         Yaşam,her günki gibidir.Günlüktür.O Design'daki hergün çizim yaptığım köşem ! :)

seyahat sanatı

BİR YERE GİTMEDEN ÖNCEKİ BEKLENTİLERİMİZ VE O YERDEN DÖNDÜKTEN SONRAKİ ANILARIMIZ MÜTHİŞ BİR SAFLIK TAŞIR:BİR YER,EN SAF HALİYLE,BEKLENTİLERDE VE ANILARDA VAROLUR.

summertime


I started to swim everyday!
today is the last day of summer in Istanbul...
mmmm here summer is coming after 3 monthes,feeling like everyday is summer..sunny,sunny,sunny...

Friday, August 27, 2010

3umuzun aldığı flomasterler! :)


bakalım bu defterde ne göreceğiz ? :)
kübra'nın beklentisi büyük! :P
benim ise uçurtmam bulutlardan yüce!

' nasıl yazsam,hangi markerla yazsam bilemedim! '
tek bildiğin beni çok özlediğinmiş! !
bende,seniiii vee hediyeleriiiinii çok özlemişimmmm!!!!!!!
çok özel bu mavinin tonu!

yeni markerlarım var!!!


homesick for ? :)


nisan ayı,ilk cumartesi gecemiz...
Inky'nin Kazak Oda arkdaşımın doğum günü,çok heyecanlıyız...
karaoke her yerde!
tabi bizim evimizin bahçesisinde de var!
5 pezo bir şarkı için yeter!
ve istediğin her şarkı mevcut!
yeter ki sen iste!
kimler şarkılar söyleyip dans etmedi ki burada ...
Bobby,J.M.Massaud,fellowlar,misafirler,D&F takımı,
Rosebill !
şimdi sıra gelecek olan yeni misafirlerimizin :)
bekliyoruz!!! OyA hNM! !
DANCING QUEEN ŞARKISINI SOYLEYELIM! :)
 You are the dancing queen, young and sweet, only seventeen

           Dancing queen, feel the beat from the tambourine
      You can dance, you can jive, having the time of your lif                        See that girl, watch that scene, dig in the dancing queen
 
       Not: Ben bunları yazarken,bir yandan dışarıda,cebuano söylenen şarkıyı dinlemek zorundayım.:)

hayatın kaynağı

play with me

Thursday, August 26, 2010

Dumpsite children


çocuklar
gülelim!
oyun oyanayalım,
fotoğraf çekelim...
eğlenelim zıplayalım...
çikolata,oyuncak,yoyo,topaç,çekirge,uçurtma...
mekan,zaman hiç önemli değil,nerede olursa olsunlar,onlar sadece çocuk olmak istiyor...
tüm zorluklara rağmen
                                 
                                                                                                                





Wednesday, August 25, 2010

ate


şantiyede bir kız çocuğu,annesi çalışanlar için cola,su,kuruyemiş ve sigara satıyor.
bu küçük kız da kardeşi ile bizi seyrediyor gün boyunca...
oyunlarına ilham veriyoruz belki de...
umarım Compostela'da onun da bir evi olacak!

Tuesday, August 24, 2010

april'10 cebu days

şöyle eski albümlere bir göz atayım dedim...
mmmmm nisan ortaları,projenin ilk haftaları,evdeyiz.villa betsaida...
workshoplar,tanışmalar,akşam yemekleri,sohbetler,partiler,heyecan!
beyaz tenimiz,elimizden düşmeyen fanımız,biz...
5 ay ne çabuk bitiverdi! :(

Friday, August 20, 2010

pool,sea,sky,blue sketches and me


our view,villa betsaida resort:pool,sea,sky...
every weekend i'm in here...my sketchbook,blue pens,coffee and me

Wednesday, August 18, 2010

"The World Smallest Monkey"


The Philippine Tarsier

The Philippine tarsier, (Tarsius syrichta) is very peculiar small animal. In fact it is one of the smallest known primates, no larger than a adult men's hand. Mostly active at night, it lives on a diet of insects. Folk traditions sometimes has it that tarsiers eat charcoal, but actually they retrieve the insects from (sometimes burned) wood. It can be found in the islands of Samar, Leyte, Bohol, and Mindanao in the Philippines.


If no action is taken, the tarsier might not survive. Although it is a protected species, and the practice of catching them and then selling them as stuffed tarsiers to tourists has stopped, the species is still threatened by the destruction of his natural forest habitat. Many years of both legal and illegal logging and slash-and-burn agriculture have greatly reduced these forests, and reduced the tarsier population to a dangerously small size. If no action is taken now, the Philippine tarsier can soon be added to the list of extinct species.



                                          Physical Description
General. The Philippine tarsier has a gray fur and a nearly naked tail. The middle finger is elongated. Head and body length are around 118-149 mm; It weighs 113-142 grams. Males are larger than females.


Eyes. In comparison with his body size, the eyes of the tarsier are enormous. In volume, the capacity of the bony eye orbits, or eye sockets, is larger than that of the brain case, and also larger than its stomach. Their eye sockets have post-orbital closure rather than the postorbital bar of the prosimians. This feature keeps the eyeballs from being pressed against by the powerful temporal muscles to their sides.


Tail. The tarsier has a relatively very long tail (232 mm), generally naked except for a tuft of hair at its end. The underside has dermal ridges like those found on human hands and feet. Its tail is used for balancing like a tripod; they prefer an erect posture at all times.


Head. Like an owl, the tarsier has a joint between its skull base and spine to allow head movement of a 180-degree arc. Its upper lip lacks a cleft yet, but still has muscles, so that it can make facial expressions. The adult brain weighs about 4 grams.


Teeth. Tarsiers have sharp teeth, enabling them to catch their prey easier. Unique among primates, tarsiers have only two, rather than four, incisors in their lower jaw. Their dental formula is 2.1.3.3 1.1.3.3 x 2 = 34.

Ankle bones. The name "tarsier" or "tarsius" is derived from the animal's very long ankle bones. The tibia and fibula of the tarsiers are fused in their lower portions, acting as a shock absorber. This is considered a primitive trait, which can normally be seen in quadrupeds. The lower limbs are twice the length of its trunk. These enable the tarsier to leap about three meters from tree to tree. Its movements are similar to that of a frog.






Baclayon's colourful light


Baclayon Church
Bohol



The Church of Our Lady of the Immaculate Conception in Baclayon is considered to be one of the oldest churches in the Philippines. It is one of the best preserved Jesuit build churches in the region, although in the 19th century, the Augustinian Recollects added a modern facade and a number of stone buildings that now surround the church.

The first Spanish missionaries or doctrineros in the region, Fr. Juan de Torres and Fr. Gabriel Sanchez, first settled in Baclayon in 1595. Shortly after their arrival, a visita was erected on the spot.

Although Baclayon was the first seat of the Spanish Jesuit missionaries, fear of Moro marauders soon forced them to move their headquarters more inland, to Loboc. Only in 1717, Baclayon became a parish, and construction of a new church commenced. Some 200 native forced laborers constructed the church from coral stones, which they took from the sea, cut into square blocks, and piled on to each other. They used bamboo to move and lift the stones in position, and used the white of a million eggs as to cement them together. The current building was completed in 1727. The church obtained a large bell in 1835. In the Baclayon church is a dungeon, which was used to punish natives who violated the rules of the Roman Catholic church.

Next to the church is the old convent, which also houses a small museum with centuries-old religious relics, artifacts and other antiquities, dating back to the 16th century. Included in the collection are an ivory statue of the crucified Christ looking towards heaven; a statue of the Blessed Virgin, said to be presented by Queen Catherine of Aragon; relics of St. Ignatius of Loyola, old gold embroidered ecclesiastical vestments, books with carabao skin covers, and librettos of church music written in Latin on sheep skins. Here you can also find the cuadro paintings made by the Filipino painter Liberato Gatchalian in 1859.

 


Alina and church's light





Rachel and church's light





and me

Sunday, August 15, 2010

Pilipinas 25K/ international marathon


Marion ve ben pazar sabahı (yani bugün) 3gibi tatlı uykumuzdan uyanıp,
taksi sürücümüz julius'la IT park'ın yolunu tuttuk.
(julius bizim özel taksi şoförümüz gibi ona bir mesajımız yetiyor...
julius bizi ıt park'a götür,
julius bizi penthouse'a götür,same price,same price...350 pezo (10tl)
ok? i'll be here in 10 minutes)

Evdeki diğer fellowların,pek ilgisini çekmeyen bu koşu bize %100 enerji kattı diyebilirim! :)

filipinliler,henüz aydınlanmamış havada,canlı drüm ritimleri eşliğinde cebu sokaklarında arabaların durmasına neden olarak,koştu...final çizgisi için...
oldukça enerjik bir tempoyla koşuyu bitirdik.
julius bizi bekliyordu hala,5.43AM gibi yarışı tamamladık,kendimizle gurur duyduk!
 268. ve 269. olarak,500 kişi içinden (!) :)
ve Boo's cafede pazar kahvesi,cameral latte ve capucinno! ve evdeyiz..saat 7AM.
UYKU,DERİN BİR PAZAR UYKUSU...

http://www.boscoffeeclub.com/





Thursday, August 12, 2010

letter,postcard,friends,love,art! !

Isparta'da askerlik yapan Deniz Beşer'den alınan bu yorumsuz mektup!
sanat ve dostluğun simgesi!!!! :)
Deniz'in mektup sergisini sabırsızlıkla bekliyorum!


Güney Afrika'dan Naif bir Postkart! Sevgili Oya Hnm'dan!
çok çok özel! benim için Filipinler'de olup,Cape Town'dan bu kartı
almak...miss na miss kita :)



Macaristan'dan Uyumcum! hesaplarına göre bu yaz sadece 4 günü İstanbul'da geçecekmiş!
kulağa hoş geliyor!
döndüğümde papağanlı elbisemle (!) nasıl bir party yapacağız!
ve burada kimse bizim gibi çılgın filipin dansını bilmiyor! :(


10 numara kübist Asker Deniz Filipinler'de